-
1 ara duvar
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > ara duvar
-
2 ara duvar
party wall -
3 duvar
стена, забор, ограда- duvar inşa etmek
- duvar örmek
- ağırlık istinat duvarı
- ana duvar
- ara duvar
- aralama duvarı
- ateş duvarı
- bahçe duvarı
- basamaklı kalkan duvarı
- beton duvar
- bir tuğla duvar
- boşluklu duvar
- bölme duvar
- cam duvar
- cephe duvarı
- çatkılı duvar
- çevre duvarı
- çiğ tutucu duvar
- çit duvarı
- dayanma duvarı
- dış duvar
- diafram duvarı
- dişli kalkan duvarı
- giydirme duvarı
- iç duvar
- içi boş duvar
- iskeletli duvar
- istinat duvarı
- kafes yapılı duvar
- kale duvarı
- kalkan duvarı
- korkuluk duvarı
- kör duvar
- moloz taşı duvarı
- müşterek duvar
- omuzlama duvarı
- ortak duvar
- ön duvar
- palplanş duvar
- perde duvar
- rıhtım duvarı
- sağır duvar
- seki duvar
- sıvalı duvar
- subasman duvarı
- taş duvar
- taşıyıcı duvar
- taşıyıcı olmayan duvar
- temel duvar
- tuğla bölme duvarı
- tuğla duvar
- tutma duvarı
- yan duvar
- yangın duvarı
- yarım tuğla duvar
- yontma taş duvarİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > duvar
-
4 ara
"1. distance (between two things). 2. time between two events, interval. 3. relations (between people). 4. break (in a game); interlude; intermission. 5. space, spacing. 6. time, point in time. 7. intermediary, intermediate. -da during the intervening time: Pazartesi ve cumartesi günleri gelir; arada hiç gözükmez. He comes on Mondays and Saturdays; on days other than these he´s not to be seen. -dan in the meantime, meanwhile, during the intervening time: Aradan on gün geçmişti. In the meantime ten days had gone by. -sına 1. between. 2. among. -sında 1. between. 2. among. -sından 1. from between. 2. from among. 3. through. -ları açık. They are not on friendly terms./Their friendship is broken. -ları açılmak to be on strained terms. -larını açmak /ın/ to spoil (their) friendship, create a rift (between). -larına almak /ı/ to let (someone) join one´s group. -da bir from time to time, now and then. -larını bozmak /ın/, - bozmak to destroy the friendship (between or among). -ları bozulmak to be on strained terms. - bölge buffer zone. -larını bulmak /ın/, - bulmak to reconcile, settle a dispute (between). -da çıkarmak /ı/ to get (something) done when one has a spare minute, get (something) done in a spare minute, squeeze (something) into one´s schedule (said of a task done while one is in the midst of other work). -dan çıkarmak /ı/ to get (something) done, get (something) over with (so that one can get on with other work). -dan çıkmak 1. (for a pestiferous person) to absent himself/herself, leave. 2. (for a task) to be done, be over with, be finished (so that one can get on with other work). -larında dağlar kadar fark var. colloq. They are as different as black and white./They are as different as chalk and cheese. - devlet buffer state. - duvar partition, dividing wall. -larını düzeltmek /ın/ to reconcile. -sı geçmeden without delay, while the situation is still fresh. -larına girmek /ın/ to work to reconcile (two people or two parties). -ya girmek 1. to work to reconcile two people. 2. (for something unexpected) to interfere suddenly with the work in hand. -ya gitmek 1. to go to waste. 2. to be lost in the confusion. -sı hoş olmamak /la/ 1. to be on bad terms with. 2. to dislike (something). -da kalmak to suffer for mixing in a dispute between others; to be caught in the middle in an argument. -larında kan olmak to have a blood feud (between). - kapı communicating door. -larından kara kedi geçmek/-larına kara kedi girmek to be cross with each other. - kararı provisional decision (of a court). -larına karışmak /ın/ to mix (with). -larında karlı dağlar olmak to be far apart, be very different. -da kaynamak to pass unnoticed, get lost in the shuffle. -ya koymak /ı/ to ask (a third person) to mediate. - limanı port of call. - mal semifinished goods. - seçim by-election. - sıra/-da sırada now and then, from time to time, occasionally. -ya soğukluk girmek to have a coolness arise in a friendship. -sı soğumak /ın/ to lose its importance with the passage of time. -sını soğutmak /ın/ to delay (a thing so that it is forgotten). -yı soğutmak (for a friendship) to cool off. -larından su sızmamak to be very close friends. - vermeden/vermeksizin continuously. - vermek /a/ to take a break (from), stop doing (something) for a while. -ya vermek /ı/ to waste. -ları yağ bal olmak to be intimate friends. -yı yapmak 1. to become friends again, make up. 2. to reconcile friends who have quarreled." -
5 party wall
müsterek duvar, ara duvar, bölme duvari -
6 Trennwand
Trennwand f bölme duvarı, ara duvar -
7 Zwischenwand
ara duvar, perde -
8 перегородка
bölme, bölme duvar, perde duvar, separasyon, ara duvarı- дымонепроницаемая перегородка
- звукопоглощающая перегородка
- каркасная перегородка
- кирпичная перегородка
- передвижная перегородка
- противопожарная перегородка
- сборно-разборная перегородка
- складывающаяся перегородка
- стеклянная перегородкаТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > перегородка
-
9 recess
dinlenme, dinlenme ani, paydos, ara verme; okul tatili; duvarda girinti, nis; iç taraf, gizli yer; duvar girintisini koymak, yerlestirmek; dinlenmek, ara vermek, paydos etmek, tatil yapmak
См. также в других словарях:
kapı — is. 1) Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı 2) Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı. S. F. Abasıyanık 3) Tavla oyununda iki pul üst üste… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bölme — is. 1) Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim 2) Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer Gözlerimi tabağıma eğmiş bir vaziyetteyim ama telefon bölmesini âdeta bakmadan görüyorum. R. H. Karay 3) Büyük bir yeri, alanı küçük oda … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kartonpiyer — is., mim., Fr. carton pierre Çoğunlukla duvar ve tavan ara kesitleriyle tavan göbeklerinde süsleme amacıyla kullanılan sertleştirilmiş alçı … Çağatay Osmanlı Sözlük
pas — 1. is. 1) Su içinde ve nemli havada metallerin, özellikle demirin yüzeyinde oksitlenme sonucunda oluşan madde Kapılardan ve kilitlerden paslar dökülüyordu. S. F. Abasıyanık 2) Bazı asalak mantarların çeşitli bitkilerde oluşturduğu portakal sarısı … Çağatay Osmanlı Sözlük